Bu haber Memleket.com sitesinden alınmıştır.
http://www.memleket.com.tr/index.php?islem=detay&id=3312
...................................
Zeki OĞUZ
Gazeteci arkadaşım Ali Tekin Çağlav önemli bir çalışma yapmış, Afyonkarahisar bölgesindeki bütün şehitlik ve anıtları fotoğraflamış. Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti de belediyenin desteği ile bu çalışmayı daha da genişleterek albüm kitaba Ilgın’dan başlayarak bütün ordu karargahlarını da eklemeyi düşünüyor.
Geçtiğimiz Salı günü birlikte Ilgın’a gittik. Niyetimiz hem Ilgın fotoğrafları çekmek, hem de eğer kaldıysa 5. Süvari Kolordusu’nun binasını fotoğraflamaktı. 1970 yılında Ilgın Turizm ve Tanıtma Derneği’nin yaptırdığı bir afişte 6 Ağustos 1922’de Ilgın’da yapılan tatbikatın fotoğraflarıyla birlikte kolordu karargahının fotoğrafı da yer alıyordu.
Maalesef bu bina 1970 yılından sonra yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmış, içinden çıkan bazı eşyalar da kayıplara karışmış. Ilgın Rumları’ndan Nikoya’ya ait bu ev yıkılmasaydı güzel bir Kurtuluş Savaşı Müzesi olabilirdi.
Ilgın, Konya’ya 90 km. uzakta, geniş Ilgın Ovası düzlükleri üzerine kurulu güzel bir ilçemiz. Yaklaşık 30 bin nüfusa sahip. Güneyinde doğudan batıya Sultandağları uzanıyor ve bu dağlardan inip gelen sular hem Ilgın Ovasını suluyor hem Ilgın’ın 3 km. kuzey batısındaki Çavuşçu Gölü besliyor.
Anadolu’daki bütün yerleşim yerleri gibi Ilgın da çok eski bir geçmişe sahip. Ilgın gezimiz sırasında bize eşlik eden, belediyede görevli İlyas beyin dediğine göre Ilgın’ın 30 km. kuzeyinde, Beyşehir’deki Eflatunpınar anıtına benzeyen bir anıt varmış. Çok ilgimi çekmişti ama zamanımız olmadığı için gidip görme şansımız olmadı.
Kral yolu üzerinde bulunan ve yakından Bağdat demiryolu geçen Ilgın bu özelliğinden dolayı hem avantajlar yaşamış hem çok büyük zararlar görmüş. Bizans ve Arap orduları arasında sıkışıp kalmış, haçlı savaşları sırasında yağmaya uğramış.
Malazgirt savaşından kısa bir süre sonra Türkler’in eline geçen Ilgın’da Bizans döneminde harap olma durumuna gelen kaplıcaya 1236 yılında Alaaddin Keykubat bir hamam yaptırmış. 1267 yılında Selçuklu veziri Sahipata Fahrettin Ali yenilemiş bu hamamı. Gelişmekte olan Ilgın ilçemizin en büyük avantajı bu birinci derecede öneme sahip termal turizmi.
Kaplıcada belediyenin 600, özel sektörün 360 yatak kapasiteli tesisleri var. Sıcaklığı 42 derece olan ve ülkemizin birinci derece önemi haiz kaplıcalarından biri olan Ilgın kaplıcalarının suyu romatizma, deri, böbrek, idrar yolları, göz, sinir sistemi, kas hastalıkları, vb. hastalıklara iyi geliyor.
Ilgın’da önemli tarihi eserler de var. 1422 yılında yapılan Çukur camii 1576 yılında Mimar Sinan tarafından yaptırıldığı belirtilen Lala Mustafa Paşa Cami ve Külliyesi başlıcaları. Bu külliyenin bekası için yüzlerce mezra, dükkan, arazi vakfedilmiş. 1894 yılında yapılan ve güzel bir bina olan askerlik şubesi binası ise harap durumda.
Ilgın Şeker Fabrikası 1982 yılında üretime başlamış. Bugün yaklaşık 1500 kişinin ekmek kapısı durumunda.
Kurtuluş Savaşı döneminde önemli askeri üstlerden biri konumundadır Ilgın. Fahrettin Altay Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu buradadır. 6 Ağustos 1922 de Kolordu Koca çayırda bir harp tatbikatı yapmış, buna Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Sovyet ve Azerbeycan Büyükelçisi de izlemiş.
Ilgın’ın güneyindeki Sultandağları’nın eteklerinde çok güzel beldeler var. Yukarı ve Aşapı Çiğil’ler, Beykonak, Bulcuk gibi. Kızılçam ve meşe ormanlarıyla dağ ve yayla turizmi için ender bulunan beldelerimiz buralar.
İlçenin 3 km. kuzeybatısındaki Çavuşçu Göl önemli kuş alanlarımızdan (OKA) biri. 1200 ha.alana sahip olan gölün su seviyesi yılların yağış durumuna göre yükselip alçalıyor. Su tarımsal amaçlı da kullanıldığı için tehlike altında olan göllerimizden biri Çavuşçu Göl. Bu güzel küçük gölde sumru, Macar ördeği gibi kuşlar barınır.
İlginç bir Ilgın yemeğinin tarifini Beykonak beldesinden Ayşe Karadağ’dan aldım. Adına Çingene Topalağı denilen yemeğin tarifini Ayşe hanımın dilinden verelim.
“Bir bardak ince bulgur ılık suya ıslatılır, iki bardak un, bir tutam kuru fesleğen, kırmızı biber, tuz ilavesiyle sert bir hamur haline getirilir.
İçi için, bir baş soğan, iki orta boy patates incecik çentilip kavrulur. Kavrulurken yine biber, fesleğen, maydanoz ilave edilir. (Dileyen kıyma da koyabilir)
Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp avuç içinde açılıp içten bir kaşık koyup ağzı boğaça biçiminde kapatılır. Hamurun bir kısmıda minik minik yuvarlanıp topalak yapılır. Tencerede bir avuç mercimek kaynatılır. Bu suyun içine topalaklar atılır. Üzeri geçinceye kadar sıcak su ilave edilir. 10-15 dakika kaynatılır. Ilıdıktan sonra sarımsaklı yoğurt ilave edilir, biberli tereyağ gezdirilir.”
Başka beldelerimizde buluşmak dileğiyle
Bu haber Memleket.com sitesinden alınmıştır.
http://www.memleket.com.tr/index.php?islem=detay&id=11326
...........................................................